15 Şubat 2018 Perşembe

ÇOK PARTİLİ SİYASİ HAYAT, PARTİLERİN SEÇİM BEYANNAMELERİ ve PROPAGANDA GÖRSELLERİ BÖLÜM 5

ÇOK PARTİLİ SİYASİ HAYAT, PARTİLERİN SEÇİM BEYANNAMELERİ ve PROPAGANDA GÖRSELLERİ BÖLÜM 5



2002 GENEL SEÇİMLERİ, İKİ PARTİLİ MECLİS YAPISI ve 2011 SEÇİMLERİNE GİDEN SÜREÇ

18 Nisan 1999 tarihinde yapılan genel seçimlerden sonra, DSP-MHP-ANAP
Koalisyon Hükümeti kurulmuştu. Söz konusu hükümet aslında son on yıldaki
zorlama koalisyonların ve 1975 sonrasındaki Milli Cephe hükümetlerinin tipik
bir örneğiydi. Tek farkla, DSP Lideri Bülent Ecevit liderliğinde kurulmuş olan
Koalisyon, Milli Cephe hükümetlerinin daha geniş bir politik polarizasyona
yayılmış formuydu. Bu durum, seçmenin ilk seçimde 12 Eylül sonrasındaki reflekslerini harekete geçirerek 2001 yılında kurulmuş olan Adalet ve Kalkınma
Partisi’nin (AK Parti) ezici bir çoğunlukla tek başına iktidara gelmesini sağlamıştır.
AK Parti’nin Meclis aritmetiğini tamamen değiştiren seçim başarısında,
%10’luk ülke barajını AK Parti ile CHP’nin geçebilmiş ve AK Parti’nin oyların
çoğunluğunu aldığı için milletvekilliklerinin de kahır ekseriyetini elde etmiş olmasından kaynaklanmıştı. 2002 seçimleri ile 12 Eylül sonrası kurulan partilerin
hemen hepsi Meclis dışında kalarak, iki yeni parti AK Parti ve CHP Meclis’te
temsil hakkı elde etmiştir. Başka bir deyişle 2002 yılında seçmen istikrarlı ve
özgürlükçü bir yönetim talebini sandığa başarılı bir şekilde yansıtmıştır.
Başkanlık sisteminin uygulandığı meclis örneklerinde olduğu gibi, 1946
sonrasında tarihinde ilk defa AKP temsilinde merkez sağ ve CHP temsilinde
merkez sol parti olmak üzere iki partinin iktidar ve muhalefet hakkı kazandığı
Meclis aritmetiğinin oluşmasında 28 Şubat sonrasında kendisini her yerde
baskıcı bir şekilde hissettiren askeri vesayete karşı oluşan seçmen reflekslerinin
yanında seçim kampanyalarının ve görsellerinin de etkisi büyüktür.
AK Parti ve CHP’nin seçim bildirgelerine bakıldığında, AK Parti’nin Seçim
Beyannamesi’nin başlığında “Her Şey Türkiye İçin” sloganının tercih edildiği
görülür. Seçim Beyannamesi’nde ayrıca “AK Parti Demokrattır”, “AK Parti
Muhafazakârdır”, “AK Parti Yenilikçi ve Çağdaştır” ara başlıkları tercih edilmiş,
ilerleyen sayfalarda özgürlük alanlarının genişletileceği kaydedilmişti
(AK Parti Seçim Beyannamesi, 2002, ss. 1-21). CHP’nin Seçim Bildirgesi’nde
ise, “Güzel Günler Göreceğiz!” başlığı tercih edilmişti. Bu slogan Edip Akbayram’a ait türkünün ilk dizesiydi. Bildirge’nin girişinde, “Türkiye’nin bir
yol ayrımında olduğunun, 3 Kasım’da krizden çıkılacağının” altı çizilmişti
(CHP Seçim Bildirgesi, 2002, ss. 1-3).

Seçim görsellerinde ise, AK Parti’nin en önemli sloganı “Adalet için, Kalkınma
için, İstikrar için, Türkiye için, Tek başına İş başına” şeklindeydi. AK Parti’nin hemen hemen tüm görsellerinde 2002 yılında siyaseten yasaklı olan R. Tayyip Erdoğan’ın resmi yer almaktaydı.45 



CHP’nin seçim görsellerinde de İletişim ve Diplomasi / Siyasal İletişim İ. Köse: Çok Partili Siyasi Hayat, 
Partilerin Seçim Beyannameleri ve Propaganda Görselleri Deniz Baykal merkezli bir tema işlenmişti. 
Gazetelerde yayınlanan bir görselde, “Ocağınıza İncir Ağacı Dikilmesin, Gizli Saklısı Olan Değil Dürüst Olan Kazansın”, “Çekil Aradan, Din de Bizim Devlet de Bizim Millet de Bizim” ve Atatürk’ün “Benim İki Eserim Vardır; Biri Türkiye Cumhuriyeti diğeri, Cumhuriyet Halk Partisi’dir ” sözü yer alıyordu. Son görselde Atatürk’ün portre resmi kullanılmıştı.46 2002 yılı genel seçim kampanyası çok renkli bir kampanyadır ve partiler kampanyaları esnasında müzikler ile birlikte çok sayıda slogan ve görsel kullanmışlardır.

Seçimler Sonucunda, 
AK Parti; 363 milletvekilliği; 
CHP; 178 milletvekilliği
kazanmıştır. 
DYP, MHP, GP, DEHAP, ANAP, SP, %10’luk ülke barajının altında
kalarak Meclis’e girememiştir. 
(TÜİK, 2012, ss. 4, 93; Seçim Sonuçları, 2014). 47 

Seçim sonuçlarına bakıldığında kampanyaların ne kadar sandığa yansıdığının
tartışılabileceği bir durum ortaya çıkmıştır. Çünkü seçimlerde parlamentoya
sadece iki parti girebilmiş, AK Parti aldığı oy oranı ile asimetrik çoğunluk ta olabilecek sandalye elde etmiştir. 27 Mayıs Darbesi’nden sonra ilk defa parlamento demokratik yollarla merkez sağ ve merkez sol olmak üzere
iki partili bir yapıya kavuşmuştur.

Uzun süre devam eden işlemez koalisyonlardan sonra kurulabilen tek parti
hükümetine rağmen 2002-2007 yılları arasındaki dönemde de askeri vesayetin
etkilerinin devam ettiği görülür. Fakat yine de ilk beş yıllık AK Parti iktidarı döneminde etkisi yadsınamaz bir normalleşme ile ekonomik büyüme
ve istikrar sağlanmıştır. 2007 seçimlerine bu şartlar altında girilmiş ve bu seçimlerde Meclis’teki temsil yelpazesi biraz daha genişlemiştir.
2007 seçimlerinde AK Parti’nin en önemli sloganı “Milletin Adamları” görselidir.
Görselde, Tayyip Erdoğan öncesindeki iki merkez sağ lider olan Adnan
Menderes ve Turgut Özal ile birlikte Tayyip Erdoğan’ın resmi yer almaktaydı.
Adnan Menderes’in resmi askeri vesayete karşı çıkışın bir sembolüydü
ve Turgut Özal, Özallı yıllarda elde edilen kalkınma hamlesine bir göndermeydi.
48 Kolaylıkla görülebileceği gibi merkez sağın diğer bir önemli figürü
AP’nin ve daha sonra DYP’nin Genel Başkanı Süleyman Demirel AK Parti’nin
afişinde yer almamaktaydı. Bu tercihin nedeni TSK tarafından 28 Şubat muhtırası verildiğinde Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanı olması ve 28 Şubat örtülü darbesini açıktan desteklemesiydi. 2007 yılında AK Parti’nin diğer en önemli seçim sloganı “ Durmak Yok Yola Devam ” ve “ Yeter Karar Milletindir ” şeklindeydi. Kolaylıkla anlaşılabileceği gibi AK Parti ’nin Milletli sloganı DP’nin 1950 yılında kullanmış olduğu “ Yeter, Söz Milletindir” sloganından yararlanmıştı. Görsellerde ise yine AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan’ın cephe resmi öne çıkartılmıştı.49

CHP’nin en önemli sloganı ise, ”Cumhuriyet Kazanacak! Halk Kazanacak!”
şeklindeydi. CHP’nin diğer sloganı yolsuzluk söylentilerine yönelikti
ve “CHP İktidarında Halkı Ezdirmeyeceğiz! Ülkemizi Soydurmayacağız,
Devletimizi Böldürmeyeceğiz” şeklindeydi.50 Görselde Başbakan Erdoğan’ın
resminin bir gemi içinde yer alarak yolsuzluk söylentilerine gönderme yapılmış
olması şikâyet konusu olmuş fakat YSK görselin kullanılmasına izin
vermiştir. 2002 seçimlerinde Meclis dışında kalmış olan MHP 2007’de tekrar
Meclis’e girebilmeyi başarmıştır. MHP’nin seçim görsellerinde işlenen ana
tema; “Tek Başına İktidar”, “60. Hükümet Milliyetçi Hareket”, “Devletin Başına
Devlet Gelecek”, “Umudunuzu Yitirmeyin MHP Geliyor” şeklindeydi.51
Her ikisi de hemen hemen aynı tabana hitap ettiği için sloganlardan da anlaşılabileceği gibi 2007 seçimlerinde MHP ile AK Parti arasında seçmenin oyunu kazanabilmek için yoğun bir yarış yaşanmıştır.
2007 yılında MHP’nin ve AK Parti’nin seçim kampanya ve sloganlarının
seçmenin beğenisini kazandığını söylemek mümkündür. Çünkü 2007 seçimleri
sonucunda MHP; 70 milletvekilliği kazanmış ve Meclis’e girebilmiştir. AK
Parti ise oyunu %13 artırarak 341 milletvekilliği kazanmıştır. 2007 seçimlerinde
CHP durağan bir seyir izleyerek oylarını %1 artırabilerek 112 milletvekilliği
kazanmıştır. Bunlara ek olarak 2007 seçimlerinde Meclis’e 26 bağımsız
milletvekili girmiştir52 (TÜİK, 2012, ss. 4, 93; TCRG, 2007).

65 yıllık çok partili Türk siyasal sisteminde ele alınacak olan son seçimler
2011 seçimleridir. 2007 seçimlerine AK Parti yine dört yıl süren tek parti
iktidarından sonra katılmıştır ve bu seçimlerde de Meclis yapısı çok fazla
değişmemiştir. 2011 seçimlerinde AK Parti’nin merkez sağdaki tabanını
daha geniş bir zemine yaymaya çalıştığı görülür. Bu seçimlerde kullanılan en
önemli sloganların başında “Büyük Millet, Büyük Güç, Hedef 2023” gelmekteydi.
Önceki seçimlerde olduğu gibi, “Durmak Yok Yola Devam” sloganı da
kullanılmıştır.53 CHP, 2011 seçimlerine genel başkan değişikliği ile girmiştir.
Seçimlerde kullanılan en önemli sloganların başında “Özgürlüğün ve Umu-

İletişim ve Diplomasi / Siyasal İletişim İ. Köse: Çok Partili Siyasi Hayat, Partilerin Seçim Beyannameleri ve Propaganda Görselleri dun Ülkesi Herkesin Türkiye’si” ve “Herkes İçin CHP” şeklindeydi.54 Son on yılın en renkli ve canlı seçim kampanyası 2011 yılında yaşanmıştır. MHP’nin ağırlıklı sloganı “Ses Ver Türkiye” şeklindeydi.55 MHP, milliyetçilik vurgusu yüklü bu sloganı ile 2007 yılında elde etmiş olduğu seçim başarısını daha ileri, hatta tek başına iktidar düzeyine taşımayı hedeflemişti.
12 Haziran 2011 günü yapılan seçimlerde, Meclis’te temsil edilen iki parti oylarını artırarak AK Parti; 327, CHP; 135 milletvekilliği kazanmıştır. AK Parti’nin
oyları ortalama %3, CHP’ninkiler ise %5 artmıştı. MHP’nin oyları ise %1 azalmıştı ve milletvekilliği sayısı 53’e düşmüştü. 2007’de 25 sandalye kazanan bağımsızlar bu sefer 35 sandalye kazanmayı başarmıştır56 (TÜİK, 2012, ss. 4, 93; TCRG, 2011).
Sonuçlardan da kolaylıkla anlaşılabileceği gibi MHP’nin sloganları seçmen
üzerinde istenilen etkiyi yaratamamış ve MHP tabanından AK Parti’ye
oy gitmiştir. 2007 ve 2011 seçimlerindeki diğer önemli gelişme, 2002 seçimlerinde %10 ülke barajını geçemediği için Meclis dışında kalan Demokratik
Toplum Partisi’nin (DTP) 2007 seçimlerine bağımsız adaylarla katılarak Meclis’te
grup kurabilecek milletvekilliği elde edebilmiş olmasıdır. Etnik kökene
dayalı bir politika takip eden ve söylemleri Kuzey İrlanda Kurtuluş Örgütü
IRA’nın sözcülüğünü yapan Sinn Féin57 ile örtüşen DTP 2008 yılında Anayasa
Mahkemesi tarafından kapatılmış ve 2011 seçimlerine DTP’nin yerine kurulan
ve aynı söylemleri devam ettiren Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) alarak
yine bağımsız adaylarla katılmıştır.

SONUÇ


Türk Siyasi hayatının 1946 yılı ile 2011 yılları arasındaki yaklaşık 65 yıllık
çok partili kesitine bakıldığında seçmen üzerine uygulanan baskının sandığa
güçlü bir sağ iktidar olarak yansıdığı görülmektedir. 65 yıllık bu kesit içinde
Türk Silahlı Kuvvetleri iki kez fiilen (1960, 1980) ve iki kez de dolaylı yoldan
(12 Mart 1971, 28 Şubat 1997) ülke yönetimine müdahale ederek askeri vesayetin devamını garanti altına almaya çalışmış ve Türk demokrasisine olumsuz etkileri on yıllarda giderilebilen zararlar vermiştir. Buna rağmen askeri
darbelerden istenilen uzun erimli sonuçlar elde edilememiştir. Çünkü darbe
sonrası yapılan seçimlerde Türk halkının kedisine dayatılmak istenilen siyasi
konumlanmayı ve idare biçimini reddettiği görülmektedir.

Transformation in Northern Ireland”, Journal of Law and Society, C. 27, No. 4 (Aralık 2000).
Açık oy gizli tasnifin uygulandığı 1946 seçimleri dahil edilirse, 65 yıllık çok
partili siyasi hayat dönemi içerisinde 17 genel seçim yapılmış ve 1950 yılından
itibaren siyasi partiler seçmeni etkilemeye yönelik propaganda faaliyetleri yürütmüşlerdir.
61 yıllık dönemi kapsayan bu zaman kesiti içerisinde aynı siyasi
yelpazedeki partilerin DP ile AK Parti örneğinde bariz olarak görüldüğü gibi
benzer sloganlar ile görselleri kullanarak seçmen reflekslerini başarılı şekilde
hayata geçirdikleri gözlenmektedir. Seçim propaganda görselleri, sloganlar
ve seçim beyannameleri, içinde bulunulan siyasi ve ekonomik şartlara göre
şekillenmiş, partiler seçmene güven, istikrar ile ekonomik kalkınmaya yönelik
vaatlerde bulunmuşlardır. Askeri vesayetin sonlandırılacağına yönelik
seçim propaganda görsellerinin, sloganlarının ve beyannamelerinin de üstü
kapalı olarak seçmenin beğenisine sunulduğu görülmektedir. 61 yıllık siyasi
hayat içinde kendisini kapalı ya da açık hissettirsin, askeri vesayetin etkinliği
azalmakla birlikte tehdit unsuru olma durumunu 2010’lu yıllar gibi çok yakın
bir tarihe kadar devam ettirmiştir.

İki defa fiilen, iki defa da dolaylı olarak sekteye uğrasa da 65 yıllık çok partili
siyasi hayatta 1973 yılında CHP’nin elde ettiği 185 sandalye sayısına ulaşan birinci parti olma durumu hariç merkez sağ seçmenin askeri vesayetin aksi istikamette bir tutum takındığı ve kendisini, özgürlük, ekonomik gelişmişlik ile istikrar sağlayacağına inandırabilen merkez sağ partileri iktidara taşıdığı görülmektedir.
1946 yılı sonrasında çok partili Türk siyasal sistemine bakıldığında merkez
sağ oyları temsil eden partilerin 1950: DP, 1965: AP, 1983: ANAP, 2002:
AK Parti, usulüne göre yapılmış adil seçimlerde hiçbir partinin ulaşamadığı
oy oranlarına ulaşabilen bu dört merkez sağ partinin en önemli özelliği, her
üçünün de askeri vesayet ve dikta rejimleri sonrasında %50’lere yaklaşan oy
miktarları ile TBMM’ye girebilmiş ve muzaffer konumlarını birkaç seçim sürdürebilmiş olmalarıdır. Bu başarıda, seçim propaganda görselleri, sloganlar
ve seçmenin güvenini kazanan söylemlerin yadsınamaz payı vardır.
1946 ile 2011 yılları arasındaki 65 yıllık çok partili Türk siyasal hayatının
en önemli iki özelliğinden biri, bu dönemde belli aralıklarla fiili ya da dolaylı
olarak siyasete yön vermeye çalışan askeri müdahaleler ile kurulan militarist
vesayet rejimleridir. İkincisi ise, her askeri müdahale sonrası karizmatik
liderler idaresindeki merkez sağ partilerin dik bir açı ile yükselen ve lider
sonrasında yine aynı şekilde düşen başarı çizgisidir.

Seçim kampanyaları siyasi partilerin kendilerini halka, başka bir deyişle
seçmene beğendirmek için uyguladıkları tüm görsel, işitsel ve duygusal çalışmalardan oluşmaktadır. Seçim kampanyalarında kullanılan özellikle propagandaların zaman zaman partiler tarafından farklı formlarda tekrarlandığı

6 CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder