20 Ağustos 2016 Cumartesi

Emekli Büyükelçi ŞÜKRÜ ELEKDAĞ.., ABD Gülen'i İade etmez. 2





Emekli Büyükelçi  ŞÜKRÜ ELEKDAĞ..,  
ABD Gülen'i İade etmez. 2



ABD Genelkurmay Başkanı'ndan Fethullah Gülen mesajı

'DUNFORD, YILDIRIM'LA GÖRÜŞMESİNDE GÜLEN HAKKINDAKİ TALEPLERİ DİNLEDİ'

Dunford’ın Yıldırım’la yaptığı görüşme sırasında Ankara’nın Washington’dan iadesini istediği Fethullah Gülen hakkındaki talepleri dinlediği belirtilen açıklamada, ABD Genelkurmay Başkanı’nın “Onlara, Türklerin bakış açısının liderliğime iletileceğinden emin olduğumu anlattım” ifadelerine de yer verildi.

Açıklama şu ifadelerle devam etti: “Başkan, sadece iki ülke arasındaki askeri ilişkileri değil aynı zamanda daha kapsamlı ilişkileri de teşvik etti. ‘IŞİD’le mücadele konusunda bazı farklılıklarımız var’ diyen Dunford, ‘Bu konular üzerinde çalışmaya istekli olunduğunun ifade edilmesi ve bakış açılarının paylaşılmasının bölgenin istikrar anlamına geldiğine inanıyorum’ ifadelerini kullandı.”

ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, mevkidaşı Hulusi Akar'la birlikte darbecilerin bombalı saldırısına uğrayan TBMM'yi ziyaret etti.

Akar'dan ABD'li mevkidaşı Dunford'a: Kanıt benim

AKAR, WASHİNGTON'A İADE-İ ZİYARETE GİDECEK

Akar’ın bu ay içinde Washington’a gideceğinin belirtildiği açıklamada, iki genelkurmay başkanının IŞİD’le mücadele ve üsler başta olmak üzere konuşacak çok fazla konusu olduğu ancak bu başlıkların Ankara’da ele alınmadığı kaydedildi.

'ORAYA UZUN BİR İSTEK LİSTESİYLE GİTMEM ARKADAŞLIK İÇİN UYGUN DEĞİLDİ'

Açıklama Dunford’ın şu sözleri ile sonlandırıldı: “Arkadaşımdan yaşadığı travmatik tecrübe konusunda biraz sabırlı olmasını istedim. 
Oraya uzun bir istek listesiyle gitmem bir arkadaşlık için uygun değildi, bu eylemsel bir ilişki. Ben sadece arkadaşımın yeniden sesini duyduğum için memnunum.”



  http://tr.sputniknews.com/abd/20160802/1024190950/abd-turkiye-ankara-incirlik-dunford.html   >


15 Temmuz darbe girişiminin ardından ABD'den ilk üst düzey ziyaret dün ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford'un Ankara ziyaretiyle gerçekleşti. Başbakan Binali Yıldırım, TBMM Başkanı İsmail Kahraman ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'la görüşen Dunford'un darbe girişimini en güçlü şekilde kınadığı açıklandı.

‘ABD, TÜRKİYE'NİN ‘KABARMIŞ OLAN AYRANINI' SAKİNLEŞTİRMEK İÇİN ÜST DÜZEYDE BİR ŞAHSİYET GÖNDERDİ'

Türk-Amerikan ilişkileri alanında çalışmaları bulunan Onulduran, Dunford'un ziyaretini değerlendirirken, "Öncelikle Türkiye'nin tabiri caizse ‘kabarmış olan ayranını' sakinleştirmek için çok üst düzeyde, Genelkurmay Başkanı düzeyinde bir şahsiyeti göndermiş olmaları iyi bir şey" dedi.

‘ ABD'NİN DARBE GİRİŞİMİNİ DESTEKLEDİĞİNDEN EMİN DEĞİLİM '


ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, mevkidaşı Hulusi Akar'la birlikte darbecilerin bombalı saldırısına uğrayan TBMM'yi ziyaret etti.

Akar'dan ABD'li mevkidaşı Dunford'a: Kanıt benim Onulduran, darbe girişiminin ardından sıkça dillendirilen ‘darbe girişiminin arkasında ABD'nin olduğu' yorumlarıyla ilgili olarak ise  "Ben şahsen bundan çok emin değilim; çünkü ABD'nin bunu yapması için bir sebep yok. Türkiye zaten ABD safında, dış politika ve  savunma politikası açısından onun bir nevi takipçisi konumunda olan bir NATO müttefikidir. ABD bir darbe yapıp daha iyi kimi getirecek? 

Dolayısıyla ben şahsen buna ihtimal vermiyorum" diye konuştu.

Darbe girişiminin arkasında ABD'nin değilse bile ABD'nin istihbarat teşkilatı CIA içinde bir grubun olduğu yorumlarına da katılmayan Onulduran, "Velev ki CIA içinde veya Amerikan askeri istihbaratı içinde ayrı bir grup olsun, bu grup darbeyi desteklemekle ne kazanacak? 

Şu anda nesi yok ki onu elde edecek? Buna ben inanmıyorum, inanmam için bir sebep yok. Türk askeri şahsiyetleri, genelkurmay başkanından astsubayına kadar zaten Amerikan talimnameleriyle büyüyen, onlardan silah alan, onların manevralarına katılan bir ordu. 

Bunun bir kısmını halka karşı kışkırtmanın kendileri açısından bir getirisi yok" dedi.


ABD Genelkurmay Başkanı'ndan Fethullah Gülen mesajı

‘ ABD'NİN DARBE GİRİŞİMİNDEN HABERDAR OLDUĞUNA ŞAŞMAM '

ABD'nin darbe girişiminden haberdar olma ihtimalinin ise yüksek olduğunu vurgulayan Onulduran, "Buna inanırım, olabilir. Bizde bile bir istihbarat kargaşası oldu. Önce MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a suikast yapılacağı izlenimi doğmuş, güya onun için gecikmişler Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'a haber vermekte. Fakat ABD'nin haberdar olduğuna şaşmam. ABD'nin Türkiye'deki havayı koklayıp bir şey öğrenmiş olmaları mümkündür. Ama teşvik edip bu işi başlatmış olmalarına ihtimal vermiyorum" dedi.

‘ ABD'NİN DARBE GİRİŞİMİNDEN HABERDAR OLDUĞU ORTAYA ÇIKARSA İLİŞKİLER SARSILIR '

Onulduran, ABD'nin Türkiye'deki darbe girişiminden haberdar olduğunun ortaya çıkması durumunda ilişkilerin ciddi sarsıntıya uğrayacağına dikkat çekerek şöyle konuştu:

"Bu, şu aşamada bir varsayım. Eğer ABD'nin bundan haberdar olduğu ortaya çıkarsa o zaman Türk-Amerikan ilişkileri ciddi bir sarsıntıya uğrar, hiç şüphesiz. En azından bu iktidarla ABD arasında buz gibi bir hava eser. Ama şu anda orada değiliz. Şu anda nihayet çok üst düzey resmi ağızdan, Genelkurmay Başkanı'nın ağzından resmi olarak yapılan yalanlamaya inanmak durumundayız. Hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak şekilde beyanatta bulundu. Ama ileride ne çıkar, bilemiyoruz. Mesela hâlâ John F. Kennedy'yi kimi öldürdüğü büyük bir açıklıkla ortaya çıkmış değil. 50 sene öncesinden bahsediyoruz. O itibarla çok sıcak bir gelişmenin içindeyiz. Bugün yaptığımız değerlendirmelerin hata payı çok yüksek olur. Araya biraz zaman girerse o zaman arşivlerin, hatıratların yayınlanması vesilesiyle bu olay açıklık kazanır. Ama şu an elimizdeki verilerle içeride belli bir grubun kendi ideolojileri uğrunda çok talihsiz bir girişimde bulundukları ve 
bunda başarısız olduklarına inanmak durumundayız."

Türkiye, darbe girişimini Fethullah Gülen cemaatine mensup subayların gerçekleştirdiğini belirterek ABD yönetimine Pensilvanya'da yaşayan Gülen'i Türkiye'ye iade etmesi çağrılarında bulunuyor. Son olarak Dunford'un ziyaretinde de Gülen'in iade edilmesi talebini gündeme geldiği, bunun üzerine Dunford'un, ABD'de hukuk sistemi içinde talepler ve kanıtlar dikkate alınarak değerlendirme yapılacağını söylediği, Dunford'un bu sözleri üzerine Genelkurmay Başkanı Akar'ın "Daha ne kanıtı, kanıt benim" diyerek karşılık verdiği basına 
yansıdı.

Başbakan Yıldırım, ABD Genel Kurmay Başkanı Joseph Dunford'u kabul etti.

Başbakan Yıldırım, ABD Genelkurmay Başkanı Dunford'u kabul etti "Fethullah Gülen'in iadesini pek kolay görmüyorum" diyen Onulduran, şöyle konuştu: "Fethullah Gülen'in bu işlerin arkasında olduğunu biz içimizde hissediyoruz. Bazı kanıtlar da görüyoruz. Ama mahkemede adam çıkar ‘bunların hepsi yakıştırmadır' derse ne olacak? 
Ne zaman ki bir bant kaydı çıkarılır, veya kendisi tarafından yazılı bir emir ortaya çıkarılır, o zaman Amerikan mahkemesi bunu sağlam kanıt olarak değerlendirir. Ama onlar (Fethullah Gülen cemaati mensupları) karda yürüyüp izini belli etmeyen insanlar. 
Dolayısıyla bu tip kanıtların olmadığı bir yerde bir iadenin mümkün olacağını tahmin etmiyorum."

'AKAR'IN İFADESİ İADE İÇİN YETERLİ OLMAZ'

Genelkurmay Başkanı Akar'ın darbe girişimiyle ilgili tanık olarak verdiği ifadesinde darbe girişiminde bulunan subaylardan Hakan Evrim'in "Dilerseniz sizi kanaat önderimiz Fethullah Gülen ile görüştürürüz" dediği ortaya çıkmıştı.

Akar'ın bu ifadesinin de Gülen'in iadesi için yeterli olmayacağını kaydeden Onulduran, " Dedim, dedi ' şeklinde kanıt olmaz. 

Bizim Genelkurmay Başkanı telefonu eline alıp ‘Hocaefendi ne yapıyorsun, nelere teşebbüs ediyorsun?' demiş mi, hayır. Bir şiddetin varlığı muhakkak, ölümlerin varlığı muhakkak. Adamın boynuna kemer geçirmişler, başına tabanca dayamışlar,  bunlar da doğru. 
Ama bunlar içeride olmuş olaylar, bunların Fethullah Gülen'e yapıştırılması zor, onu söylemek istiyorum" diye konuştu.

   http://tr.sputniknews.com/analiz/20160802/1024195689/gulen-cemaat-iade.html   >


****


' Gülen'in iadesi kolay değil, Cemaatçiler karda yürüyüp izini belli etmeyen insanlar '

ABD Gülen'i iade etmez!.. Zira CIA'nın Gülenciler ile dünya çapındaki istihbarat işbirliği ortaya çıkar. Ayrıca çok sayıda ajan teşhir edilmiş olur. Ulusal Güvenlik Direktörü James Clapper'in “ Gülencilerin darbedeki rolü konusunda ikna edici veriye sahip değiliz” ifadesi, daha şimdiden ABD istihbarat camiasının bu sorunu yokuşa sürme niyetine işaret ediyor. Clapper, ABD'deki, CIA da dahil, 16 istihbarat kuruluşundan oluşan “ Ulusal İstihbarat Konseyi”nin başkanıdır. Bu mevkideki bir yetkilinin 15 Temmuz darbesi sorumluları hakkında çok açık bilgisi olması gerekir. Buna rağmen Gülen'i koruyucu bir açıklama yapması endişe vericidir. Önemli bir nokta da; Türkiye ile Amerika arasındaki suçluların iadesi anlaşmasının 3. maddesinin, siyasi nitelikte suçluların iade edilmeyeceğini öngörüyor olmasıdır. Ancak devlet veya hükümet başkanına işlenmiş veya işlenmesine teşebbüs edilmiş bir suç, siyasi nitelikte bir suç sayılmıyor. 
New York Bölge Mahkemesi'nin, İngiltere'de terör suçundan hapse mahkum edilip ABD'ye kaçan bir mahkumu siyasi suçlu sayarak İngiltere'ye iade edilmemesini öngören bir kararı var: John Doherty Dosyası… Bu da, mahkeme safhasında Gülen'in suçunun hangi nitelikte olduğunun (siyasi mi, terör mü?) uzun tartışmalara yol açacağını gösteriyor. Ayrıca mahkeme, darbe talimatının müritleri tarafından değil de, bizzat Gülen tarafından verildiği hususunda kesin delil talebinde bulunacak. Bu bakımdan önümüzde 3-4 sene sürecek bir mahkeme süreci görünüyor. Bu uzun sürecin Türk-Amerikan ilişkilerini kopma noktasına getirmesi tehlikesini göz ardı etmemek gerekiyor. Bu nedenle Washington, Gülen', Türkiye'ye iade etmeyeceği nden emin olduğu bir ülkeye sığınmasını kolaylaştırma yoluna gidebilir.

http://tr.sputniknews.com/analiz/20160811/1024341740/abd-fethullah-gulen-emekli-buyukelci-sukru-elekdag.html

****

Başta AKP, siyasi partiler ve liderleri Türkiye'nin yaşadığı bu kanlı darbe girişiminden hangi dersleri çıkarmalı?

Türkiye'de Darbe Girişimi

© AP PHOTO/ PETROS KARADJİAS

Japon Uzman: Darbe girişimi İki Nedenden dolayı başarısız oldu..

   <   Japonya Ortadoğu Ülkeleri Enstitüsü'nden Türkiye uzmanı Mau Kaneko, 15 Temmuz'daki darbe girişiminin başarısız sonuçlanmasının altında iki neden bulunduğunu ifade etti.

Sputnik'in sorularını yanıtlayan Kaneko, ilk nedenin, darbe girişimine Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tüm birimlerinin katılmaması olduğunu belirtti.

İkinci nedenin ise Türk halkının iktidarın şiddet yoluyla devrilmesini kabullenmemesi olduğunu ifade eden Japon uzman, şu ifadeleri kullandı: "Türkiye'deki son darbenin üzerinden yaklaşık 40 yıl geçti ve ülkedeki durum çok değişti. Bugünkü tabloyu analiz ettiğimizde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla sokağa çıkanlar arasında 'Erdoğan'dan nefret ediyoruz ancak iktidarın şiddet yoluyla devrilmesine de kesinlikle karşı çıkıyoruz' düşüncesinde olan çok sayıda insan bulunduğunu görürüz."

'WASHINGTON-ANKARA GERİLİMİ, IŞİD'LE MÜCADELEYİ ETKİLER'

Türkiye ve ABD arasında Fettullah Gülen'in iadesiyle ilgili gerginliğe de değinen Kaneko, sorunun sürüncemede kalması durumunda, bunun IŞİD ile mücadele çalışmalarına nüfuz edebileceğini savundu. Kaneko, Donald Trump'ın başkan olması halinde ise, Washington'un Ankara'ya yönelik politikasının sertleşeceği ve Türkiye-ABD ilişkilerinin kötüye gideceği öngörüsünde bulundu.

'TÜRK-RUS İLİŞKİLERİNİN GÜÇLENECEĞİ AŞİKAR'

Öte yandan Japon uzman, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin güçleneceğinin aşikar olduğunu vurguladı.

Batı ile yaşanan sorunlar ışığında Erdoğan'ın Rusya ile dostane ilişkiler geliştirmesinin en önemli hamle olduğuna dikkat çeken Kaneko, Rus turist sayısındaki düşüşün Türkiye'yi ciddi biçimde etkilediğinin altını çizdi. 

http://tr.sputniknews.com/analiz/20160802/1024195139/japon-uzman-darbe-girisimi.html

>

   Yaşadıklarımız şu üç önemli gerçeği zihinlerimize nakşetti: Birincisi, laiklik ilkesi siyasi amaçlar için çiğnenmeseydi, Türkiye bu felaketi yaşamazdı. İkincisi; dinle siyaseti birbirine karıştırmayan laik sistemin hakim olduğu bir ortamda bu felaket gerçekleşmezdi. Üçüncüsü; Demokrasiye darbe din silahıyla yapıldı. 

Bu üç gerçekten çıkaracağımız sonuçlar şunlar: 

1) Atatürk'ün öngördüğü gibi, ülke yönetimi din veya ideolojiye değil, akıl ve bilime dayanmalıdır. 

2) Laiklik, herhangi bir cemaatin, tarikatın devlete hakim olmasını ve dini siyasi bir güç olarak kullanmasını önler. 

3) Laikliğin ayrıştırıcı değil, birleştirici fonksiyonu vardır. 


Halkımızın barış, huzur, birlik ve beraberlik içinde yaşamasını ve demokratik rejimin istikrarını sağlar. Türkiye 15 Temmuz felaketinden bu dersleri çıkarırsa, uğradığı kayıpları daha kısa bir sürede telafi eder, ekonomik ve demokratik gelişmesini pekiştirir, daha itibarlı, daha saygın bir ülke olur. 

Bu söylediklerimizin gerçekliğini anlamak için başımızı şöyle bir kaldırıp çevremize bakmak kafidir. Laiklik ilkesine sırtını dönen Arap ve Müslüman ülkelerde gördüğümüz şaşmaz senaryo, şeriat yanlısı İslamcı kesimin din devleti düzeninde kendi değerlerini toplumun geri kalan kısmına dayattığı, bunun 
sonucunda özgürlükler ve insan haklarıyla bilim ve sanatın yok olduğu, çatışmalarla ülkenin kan gölüne döndüğü ve halkın sefalet ve cehalet içinde yaşadığıdır. Merhum büyük bilim adamı Halil İnalcık'ın söylediği gibi, “Türkiye için gerek Batı, gerek İslam dünyası karşısında bir tek yükseliş yolu vardır. Atatürk devrimini gerçek ruhuyla benimsemek ve şaşmaz bir şekilde izlemek.”

http://tr.sputniknews.com/analiz/20160811/1024341740/abd-fethullah-gulen-emekli-buyukelci-sukru-elekdag.html

..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder